Home Diğer Haberler Aziz Yıldırım’a kötü haber

Aziz Yıldırım’a kötü haber

aziz-y-ld-r-m-a-kotu-haber

Anayasa Mahkemesi, Aziz Yıldırım’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı bireysel başvuruyu reddetti.

Aziz Yıldırım, kendisi hakkında yürütülen soruşturmada görev alan Cumhuriyet savcısı hakkında yaptığı şikayet sonucunda şikayetin işleme konulmamasıa ve yeniden inceleme talebinin reddine dair HSYK Üçüncü Dairesinin kararları ile HSYK Genel Kurulunun yeniden inceleme talebine ilişkin karara karşı itirazının reddine dair kararları nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia ederek bireysel başvuruda bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı bir işleme karşı yapıldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.

Anayasa Mahkemesi kararını 8 Mayıs 2014 tarihinde vermişti. Karar bugünkü (2 Temmuz 2014) Resmi Gazete’de yayımlandı.

Karar aşağıdadır:

Başvuru Numarası: 2013/8404
Karar Tarihi: 8/5/2014

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, hakkında yürütülen soruşturmada görev alan Cumhuriyet Savcısı aleyhindeki şikayetinin işleme konulmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 19/11/2013 tarihinde İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci B.lüm Birinci Komisyonunca, 311/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, 1998 yılından başvuruya konu olayların meydana geldiği tarihe kadar, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı görevinde bulunmuştur.

6. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mülga 250. maddesi ile görevli) tarafından yürütülen ve kamuoyunda “şike soruşturması” adıyla bilinen soruşturma kapsamında 3/7/2011 tarihinde gözaltına alınmış ve 10/7/2011 tarihinde tutuklanmıştır.

7. Başvurucu, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı hakkında, aynı soruşturma kapsamında aynı iddianame numarası ile iki farklı iddianame imzalayıp mühürlediği iddiasıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) 20/2/2012 tarihli dilekçeyle şikayette bulunarak ilgili Cumhuriyet Savcısının cezalandırılmasını talep etmiştir.

8. HSYK Genel Sekreterliğinin 26/6/2012 tarih ve 33561 sayılı yazısı ile başvurucunun şikayetini inceleyen HSYK Üçüncü Dairesinin 3/5/2012 tarih ve 2012/3099 sayılı kararıyla 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 97. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince şikayetin işleme konulmadığı bildirilmiştir.

Genel Sekreterlik yazısının ilgili kısımları şöyledir:

“… görüldüğü üzere asıl olan UYAP kayıtlarının esas alınması olduğu, nihai olarak da somut olayda karar verme ve takdir yetkisinin mahkeme hakimine ait olduğu,

Kaldı ki, yapıldığı iddia edilen yanlışlığın, kasten hareket edilerek delil bütünlüğünü bozmak ve davanın esasına etki etme amacıyla yapıldığı y.nünde herhangi bir iddianın bulunmadığı gibi, bu yönde hareket edi/diğine dair delil de bulunmadığı, kaldı ki, iddia edilen hususun esası etkileyen ve delil bütünlüğü ile yargılama sonucuna etki eden bir durum olmadığı,

Bir kısım iddianın ise, maddi hatanın düzeltilmesine yönelik bir işlem olduğunun anlaşıldığı, ileri sürülen iddianın yargılamaya olumsuz herhangi bir etkisinin bulunmadığı, iddianamenin mahkemeye verildiği tarihin gerek UYAP ortamında, gerekse fiziki ortamda kayıtlı olduğu,

…”

Başvurucu HSYK Üçüncü Dairesine, 16/7/2012 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunarak, şikayetin işleme konuimamasma dair karara ilişkin olarak yeniden inceleme talebinde bulunmuştur.

9. Başvurucunun yeniden inceleme talebini inceleyen HSYK Üçüncü Dairesinin 14111/2012 tarih ve 2012/920 sayılı kararıyla “kararın kaldırılmasını gerektiren herhangi bir delil ve durumun bulunmadığı” gerekçesiyle, başvurucunun talebinin reddine karar verilmiştir. Başvurucu bu karara karşı HSYK Genel Kuruluna itiraz yoluna başvurmuştur.

10. Başvurucunun itirazını inceleyen HSYK Genel Kurulunun 19/6/2013 tarih ve 2013/524 sayılı kararıyla “yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu” gerekçesiyle, başvurucunun itirazının oy birliğiyle ve kesin olarak reddine karar verilmiştir. Bu karar başvurucuya 7/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

11. 24/2/1983 tarih ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 97. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi şöyledir:

“Hakim ve savcılar hakkında;
a) Belli bir konuyu içermeyen veya somut delile dayanmayan,

İhbar ve şikayetler işleme konulmaz. “

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

12. Mahkemenin 8/5/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 19/11/2013 tarih ve 2013/8404 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun iddiaları

13. Başvurucu, soruşturma sonucunda hakkında iki farklı iddianame düzenlendiğini, suçlanan kişinin hakkındaki suçlamalardan haberdar olabilmesi ve savunmasını yapabilmesinin bir gereklilik olduğunu, buna rağmen ortada iki farklı iddianame olması nedeniyle hangi iddianamenin yargılamaya esas alınacağını bilemediği, bu duruma istinaden, iddianarneyi düzenleyen Cumhuriyet Savcısı hakkında şikayetçi olduğunu, ancak şikayetinin HSYK tarafından işleme konulmadığını, Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma açılmamasının adil yargılanma hakkını güvencesiz bıraktığım, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, Anayasa’nın 159. maddesinin onuncu fıkrasındaki meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki HSYK işlemlerini yargı denetimi dışında bırakan düzenlemenin, Anayasa’nın 36., 37. ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ve iptalini, ilgili Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma açılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

14. Başvurucunun, ihlal iddialarına konu olan olay ve olguları, HSYK işlemlerine dayandırdığı (§ 13) ve ilgili Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma açılmasını temine yönelik bir karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.

15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında btraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz. “

16. Anayasa’nın “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” kenar başlıklı 159. maddesinin onuncu fıkrası şöyledir:
“Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı merciierine başvurulamaz. “

17. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler bireysel başvuru konusu olamazlar. Anayasa’nın 159. maddesinin onuncu fıkrası ile de HSYK’nın meslekten çıkarma cezası dışındaki kararları yargı denetimi dışında bırakılmıştır.

18. Başvuru konusu olayda başvurucu, kendisi hakkında yürütülen soruşturmada görev alan Cumhuriyet savcısı hakkında yaptığı şikayet sonucunda şikayetin işleme konulmamasına ve yeniden inceleme talebinin reddine dair HSYK Üçüncü Dairesinin kararları ile HSYK Genel Kurulunun yeniden inceleme talebine ilişkin karara karşı itirazının reddine dair kararları nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğinden balıiste bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa’nın 159. maddesinin onuncu fıkrası gereğince HSYK’nın anılan kararları aleyhine yargı merciierine başvurulması mümkün değildir. Dolayısıyla başvuru konusu işlem, Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerden olduğundan
bireysel başvuruya konu olamaz (B. No: 2013/1581, 16/4/2013, § 15).

19. Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı bir işleme karşı yapıldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları y.nünden incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Başvurunun, “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDiLEMEZ OLDUGUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 8/5/2014 tarihinde OY BİRLİGİYLE karar verildi.

Exit mobile version